Yayınevi : Scala Yayıncılık
Sf 343 -344 -345
MüsrifKöy TutumluKöy Hikayesi
İki münferit ada olan Müsrifköy ve Tutumluköy'e çılgınca düşsel bir yolculuğa çıkalım birlikte.
Bu adalarda yegane sabit sermaye topraktır ve adada yaşayanlar yalnızca gıdaya ihtiyaç duyan ve yalnızca gıda üreten ilkel insanlardır. Her ada sakini günde sekiz saat çalışarak kendisini beslemeye yetecek kadar gıda üretebilmektedir. Uzun süre işler böyle gider. İki adada herkes belirlendiği gibi günde sekiz saat çalışmaktadır, bu da her iki toplumun kendine yettiğini göstermektedir.
Ancak sonunda Tutumluköy'ün çalışkan sakinleri bazı ciddi tasarruf ve yatırımlar yapmaya, bunları gerçekleştirmek için günde 16 saat çalışmaya karar verirler. Bu sırada sekiz saatte ürettikleri gıdayla yaşamaya devam ederler, fakat aynı miktarda gıdayı tek ticari pazarları olan Müsrifköy' e ihraç etmeye başlamışlardır.
Müsrifköy sakinleri olayların bu şekilde gelişmesinden aşırı memnundur, zira artık her zamanki gibi yemek yiyebildikleri halde, eskisi gibi çok çalışmaktan kurtulmuşlardır. Tabii ki bunun bir bedeli vardır, fakat Müsrifköylüler bunun zararsız olduğunu düşünürler: Tutumluların verdikleri yiyecek karşılığında istedikleri tek şey Müsrif Tahvilleridir.
Tutumluköy zaman içerisinde muazzam miktarda tahvil biriktirir. Bunlar esas itibariyle Müsrifköy'ün gelecekteki çıktıları üzerinde hak iddia eden çeklerdir. Müsrifköy'de birkaç alim yaklaşan belanın kokusunu alır. Mürsrifköylülerin hem karınlarını doyurup hem de borçlarını ödemesi veya yalnızca yönetmesi için sonunda günde sekiz saatten fazla çalışılmasını öngörürler. Fakat Müsrifköy sakinleri bu tür felaket haberlerini dinleyecek ruh halinde değildir.
Bu arada Tutumluköy sakinleri sinirlenmeye başlar. Tembel bir adanın borç senetlerini bulundurmanın iyi yanı nedir? Bunun üzerine Tutumlular strateji değiştirirler: Bazı tahvilleri elde tutmalarına rağmen, çoğunu Müsrif Para karşılığında Müsrifköy sakinlerine satarlar ve bu paraları Müsrifköy den arazi almakta kullanırlar. Sonunda Tutumlular, Müsrifköy ün tamamına sahip olur.
Bu noktada Müsrifler tatsız bir denklemi çözmeye zorlanırlar: Artık yalnızca yemek yiyebilmek için yeniden günde sekiz saat çalışacaklardır - satacak başka hiçbirşeyleri yoktur - ve borçlarını ödemek, düşüncesizce Tutumluköy'e sattıkları arazisinin kirasını vermek için de ayrıca uzun saatler çalışmaları gerekecektir. Aslında Müsrifköy fetihle değil, satın alma yoluyla sömürgeleştirilmiştir.
Bu anlaşmada Müsrifköy tüm üretimini sonsuza dek Tutumluköy'e gönderecektir. Müsrifköy'ün gelecekteki tüm üretiminin bugünkü değerinin Tutumluköy'ün başlangıçta vazgeçtiği üretime eşit olduğu düşünüldüğünde, tarafların adil bir anlaşma yaptığı iddia edilebilir.
Ne var ki Müsrifköy'de bir kuşak hiç çaba harcamadan yiyecek elde ederken, bunun bedelini gelecek kuşaklar ömür boyu ödeyeceklerdir, bu anlaşmada -iktisatçıların ifadesiyle-oldukça dramatik kuşaklararası eşitsizlikler vardır.
Müsrifköy hükümeti borçları yönetmek için er veya geç giderek artan ödemelere karşı karşıya kalacak ve fazlasıyla enflasyonist politikalar benimsemeye karar verecektir, yani daha fazla Müsrif Lira basarak paranın değerini düşürecektir. Hükümet o sinir bozucu tahvillerinin belirli değerdeki değil, yalnızca belirli sayıdaki Müsrif Lira için hak talebinden ibaret olacağını düşünecektir. Kısacası, Müsrif Lirayı değersizleştirmek adanın mali sancısını hafifletecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder