


Sn. Steven Young a geçen yıl kaybettiğimiz Tolgay Ümit arkadaşımın anısına Değerli Babası Sanatçı Sn. Mazlum Ümit in tablosunu hediye ettim. Sevgili arkadaşıma Allah tan rahmet, ailesine de sabır diledim.



BASIN BÜLTENİ – Gökhan
Onur 22.12.2014 Konuşma Metni
Sarıkamış Şehitlerimizi rahmetle,
minnetle, şükranla anıyoruz. Mekanları cennet, ruhları şad olsun.
Bugün aramızda Bursa nın ihracatının %10
unu Türkiye nin ise %1 ini gerçekleştiren, Türkiye de 10.800 kişiye istihdam
sağlayan Dünyanın en önemli kuruluşlarından Bosch un Türkiye Temsilcisi Sn.
Steven Young var. Bizleri ziyaretleri ile onurlandırdıkları için sizlerin
huzurunda kendilerine teşekkür ediyorum. Bu ziyaretin gerçekleşmesinde emeği
geçen BTSO Meclis Başkanı Sn. Remzi Topuk a da şükranlarımı sunuyorum.
Cumartesi günü gerçekleştirdiğimiz Genel
Kurul da Sn. Ali Yücelen Genel Başkan olarak seçilmiştir. Bursa Şubemizden
orada bizleri temsil edecek arkadaşlarımı şimdiden tebrik ediyor,
başarılarımızın devamını diliyorum. Bunun yanısıra derneğimizin şube çalışmalarında
eksik olan son iki halka da 2015 yılında tamamlanacak. Güneydoğu ve Karadeniz
şubelerinin kuruluş çalışmaları başlamış her iki şubeye de birbirinden değerli
iki başkan liderlik etmektedir. Güneydoğu şubesine GÜNGİAD başkanı Sn. Hakan
Akbal, Karadeniz Şubesine de KASGİAD Başkanı Zafer Küçükşabanoğlu süreci
yöneteceklerdir.
TÜGİAD Kasım ayında Türkiye nin Rekabet
Haritası isimli bir çalışma yayınladı. Bu çalışma ulusal basında yer aldı. Her
bir ilin uluslarası pazarlarda en rekabetçi olduğu sektör tespit edilmiştir. Bursa da metal işleme makineleri ve takım
tezgahları sektöründe en rekabetçi olduğu tespit edilmiştir. Bursa rekabetçi
sektör sayısında 10 ile ilk 20 ilin arasına girememiştir. Çalışmamızda en
rekabetçi sektör sayılarına göre 1. İl İstanbul(41) 2.il Ankara(33) 3. İl
İzmir(32) sektörle yer almıştır.
Akademi çalışmalarımız devam etmekte
Deloitte den sonra tiyatrocu Kamil Atlıman ı ağırladık. Önümüzdeki ay Ziraat
Bankası Pazarlama Gurup Başkanı bizlere yatırım konusunda bir ders gerçekleştirecek.
Geçtiğimiz ay Şahinkaya da Lise
öğrencileri ile bir araya geldim. Kendi deneyimlerimin yanısıra gelecek meslek
seçimleri konusunda bilgi alışverişinde bulunduk. Yaz tatillerinde seçmek
istedikleri bir dalda staj yapmaları konusunda bir proje gerçekleştirmek
istiyoruz.
Geçen haftanın öncelikli gündem maddesi
ve en kritik önemdeki gelişmesi, ABD Merkez Bankası'nın (FED) 2006’dan bu yana
gerçekleştireceği ilk faiz artışı konusunda 'ifade'sini değiştirmesiydi. Söz
konusu ifade değişikliği sonrası, her makro ekonomik hareketlilik ve
toparlanmaya işaret eden yeni ABD verisi, piyasalarda 'beklenen' faiz artışına
bir adım daha yaklaşıldığı yönünde yorumlara sebep olacak. Çünkü, FED Açık
Piyasa Komitesi (FOMC), para politikasına yönelik toplantılarının sonucunda
açıkladığı karar metninde, uzun bir zamandır yer verdiği "faizlerin kayda
değer bir süre daha düşük kalacağı" ifadesi yerine, karar tutanağına
“Komite para politikasındaki duruşunda normalleşmeye başlamak konusunda
‘sabırlı’ olabileceğini kaydetmektedir” ifadesini yerleştirdi.
Türkiye cephesinde ise, geçen hafta hiç
kolay geçmedi. 14 Aralık pazar günü gündeme damgasını vuran ve haftanın ilk iş
günü olan 15 Aralık pazartesi günü de ciddi bir tartışma konusu olan
'operasyon' haberleri, Rusya'nın para birimi rubledeki ciddi boyutlardaki değer
kayıplarıyla birleşerek, 'kötümser' algıyı daha da derinleştirdi. Aynı gün
gelen (15 Aralık) işsizlik verilerinin de yüzde 10,7 gibi hayli yüksek bir
işsizlik oranına işaret etmesi, esasen imalat sanayi, inşaat ve hizmetler
sektörü istihdamını arttırmayı sürdürürken, işsizlikteki sıçramanın 500 bin
civarındaki istihdam kaybı ile tarım sektöründen kaynaklandığının öne
çıkmaması, moralleri bir hayli bozdu. Rusya Merkez Bankası'nın geçtiğimiz
haftanın ilk gününde, para politikası faiz oranını 650 baz puan artırarak,
yüzde 10.50'den yüzde 17'ye taşıması da, rublenin değer kaybındaki hızlanışı
durduramadı.
Rus Merkez Bankası'nın sert faiz artışı
müdahalesi ruble dolar karşısında 64 rubleye geldiğinden dolayı yapılmış
olmasına rağmen, sert değe kaybı ile, dolar-ruble kuru 80 rublenin bile üzerini
gördü. Rusya Merkez Bankası'nın para birimini korumak adına, 1998'den bu yana
ki en sert faiz artırma kararına rağmen, Ruble dolar karşısında bir günde yüzde
19 değer kaybederek, 80.10 seviyesini görmesinin ardından, tekrar 80 rublenin
altına geriledi. 10 yıl vadeli devlet tahvilinin faizi 317 baz puan artarak
yüzde 16.4 seviyesine geldi. Rusya MB Başkanı Nabiullina, rubledeki
zayıflamanın ekonomi üzerindeki etkilerinin yüksek olduğunu ifade ederken, Rus
şirketlerinin şu an için dış borçlarını ödeme kabiliyetine sahip durumda
olduklarını ve Rusya'nın kendi finans imkanları çerçevesinde yaşamayı öğrenmesi
gerektiğini de vurguladı.
3 hafta içerisinde, küresel ve dolayısı
ile yerel piyasaların 'iyimserlik'ten 'kötümserlik'e hızlı bir geçiş
yapmalarına birlikte şahit olduk. 'İyimserlik'in geçerli olduğu günlerde,
2,22-2,18 TL bandına oturan dolar kuru nedeniyle, Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası'nı (TCMB), günlük döviz satım ihalelerinin kotasyonunu 20 milyon dolara
indirmeye teşvik eden piyasa ortamı, 'kötümserlik'in geçerli olması ile, dolar
kuru 2,26-2,30 TL bandına doğru hareket edince, önce TCMB'yi günlük döviz satım
ihalesi tutarını (kotasyon) yineden, 40 milyon dolara çıkarmaya yönlendirdi; ardından
dolar-TL kuru 16 Aralık günü 2,4147 TL'yi zorlayınca, TCMB kotasyonu bu defa 60
milyon dolara çıkardı.
TCMB,
bununla da yetinmedi; proaktif davranarak, BOTAŞ ve TPAO gibi enerji KİT'lerin
vadesi gelen ithalat ve dış borç ödemelerinin piyasadan değil, TCMB ve
Hazine'nin döviz imkanlarından karşılanacağını belirtti ve bu açıklama
sonrasında, yurt içi piyasalarda döviz kurlarının ateşinin düştüğüne birlikte
şahit olduk. 17 Aralık çarşamba günü Enerji Bakanı Yıldız'ın açıklamaları ile,
17-31 Aralık tarihlerinde enerji KİT'lerinin yapacakları döviz cinsinden
ödemenin 1,2 milyar dolara bulacağını öğrendik ki, KİT'lerin bu meblağı, zaten
yeterince derin olmayan, döviz piyasasından çekmeyecek olmalarının piyasayı
neden rahatlattığı da böylece anlamış olduk.
Bu noktada, 15 Aralık günü, haftaya 2,30
TL'nin hemen altından başlamış iken, gün içi 2,40 dolara dayanan ve günü 2,37
TL'nin hemen üstünde kapatan dolar-TL kuru, 16 Aralık salı günü, bu defa yeni
bir tarihi rekor ile 2,4147 TL'yi görmüş olsa da, günü 2,3650 TL'den kapattı ve
19 Aralık günü hafta kapanışı da 2,3123 TL oldu. Dolar-TL kuru 22 Aralık ile
başlayan yeni haftaya 2,3136 TL'den başladı ve 2,3169 TL'ye kadar geldi. Sepet
kur ise, 15-16 Aralık tarihlerinde 2,66-2,65 TL düzeyini görmüş olmakla birlikte,
yeni haftaya 2,58 TL'den başlıyor. İkinci el faizler ise, 16 Aralık günü yüzde
9'a yaklaşmasına rağmen, 22 Aralık haftasına yüzde 8,4'ün altından başlıyor.
Önde gelen gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerin para birimlerindeki değer kayıplarının küresel rekabette yeniden
konumlandırma açısından sebep olduğu etkileri dikkate alarak, Türkiye'nin dış
ticaret hadleri açısından, dolar-TL kurunun 2,32-2,28 TL bandına oturması
yararlı gözüküyor. Bununla birlikte, TCMB'nin enflasyonla mücadelesi açısından,
dolar-TL kurunun 2,28-2,24 TL bandına dönmesinin daha fazla işine gelebileceği
de göz ardı edilmemeli. Bu nedenle, 24 Aralık çarşamba günü gerçekleşecek olan
TCMB Para Politikası Kurulu toplantısından bir faiz indirimi kararı çıkmasını
beklemek hayal olacağı gibi, olası bir faiz indirim kararının, TCMB'nin
saygınlığına zarar verebileceğini de göz ardı etmemek gerekiyor.
TCMB Başkanı Başçı, 17 Aralık'ta Meclis
Plan ve Bütçe Komisyonu'na yaptığı sunumda, ihracatın büyümeye katkısının devam
ettiğini ifade etti. Dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici
kredilerindeki ılımlı seyrin cari dengedeki iyileşmeyi destekleyeceğini
belirten Başçı, "Yılın başında alınan makroihtiyati önlemlerin ve para
politikasındaki sıkı duruşun çekirdek malların enflasyon eğilimi üzerinde
olumlu etkileri gözlenmektedir" dedi. TCMB Başkanı sunumda, enflasyon
beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurların
yakından izleneceği ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana
kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki sıkı
duruşun sürdürüleceğini de tekrar etti. Başçı ayrıca mevcut para politikası
duruşu altında enflasyonun 2015 yılında Enflasyon Raporu'nda belirtilen
görünümle uyumlu bir düşüş sergileyeceğinin öngörüldüğünü belirtirken,
"Yapısal dönüşüm programının uygulamaya geçmesiyle birlikte Türkiye’nin
büyüme potansiyeli kademeli olarak artacaktır" ifadelerini kullandı.
Ruble ve Brezilya Reali'nden sonra, en
çok kaybeden para biriminin Türk Lirası olmasının bir diğer nedeni de,
özellikle küresel yatırımcılar ve yerli yatırımcılar açısından, ekim ayından
başlayıp, kasım ayının ortasından itibaren hızlanan uluslararası sermaye
girişleri ile, Hazine kağıtlarının 2. el gösterge faizinin yüzde 9'lardan
7,4'lere kadar gerilemesinin ve Borsa İstanbul (BIST) 100 Endeksi'nin de
neredeyse 87 bin puana dayanmış olmasının sebep olduğu, kar realizasyonu
arayışı. Noel tatili öncesi, bir çok gelişmekte olan piyasadaki zararlarını
telafi etmek isteyen küresel yatırımcılar, Türkiye'deki karlarını realize etmek
istediler. Bu nedenle, en fazla çıkış yaşanan ülkelerden birisi de Türkiye
oldu. Bu arada, iç siyasi gerginlik başlıklarının da, Türkiye'nin uluslararası
alandaki algısını etkilediğini unutmayalım.
Geleceğe yönelik beklentilerin
hızla bozulduğu bir haftayı geride bıraktık. Sonrasında ise finansal
piyasalarımızda yaşanan kayıpların büyük ölçüde geri alınabilmiş olması ise
kimseyi rahatlatmadı.
Bursa mız için çalışmaya, üretmeye ve
geliştirmeye devam ediyoruz. Önümüzdeki yılın ülkemize hayırlar getirmesini ve
sizler için de tüm dileklerinizin gerçekleştiği bir yıl olmasını temenni
ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder