Değerli Üyelerimiz, Değerli Basın Mensupları,
Bugün bir Tugiad akşamında daha sizlerle beraberiz, çok değerli konuğumuz Aslanoba Genel Müdürü Sayın Hasan Aslanoba. Kendisi Bursa nın yetiştirdiği başarılı bir sanayici ve melek yatırımcı. Sizlerin huzurunda birkez daha kendisine Bursa ya geldiği ve bizlerle birlikte tecrübelerini paylaşacağı için teşekkür ediyorum.
Konuşmama TUIK in son açıkladığı il bazında verilerden
Bursa konusunda bir değerlendirmeyle başlamak istiyorum.
Bursa’nın nüfus artış
hızı Binde20 ile Türkiye ortalamasının üzerinde,
buna rağmen işsizlik oranı Türkiye ortalamasının yaklaşık 3 puan altında
olup % 6-6.5 aralığında. Üstelik 2011 yılından bu yana da işsizlik Bursa’da
azalan bir seyir göstermiş durumda. İşgücüne katılma oranı olarak bakıldığında
da Bursa’nın Türkiye ekonomisinin istihdamına yarattığı katkı net olarak görülüyor.. TUIK’in Ekonomik Faaliyete Göre İstihdam Edilenler
verisi incelendiğinde hizmet sektörü ve sanayi sektörü ön plana çıkıyor,
özellikle sanayi sektörü verisi Türkiye
ortalaması için % 20 ler düzeyinde iken aynı veri Bursa için % 40 lar
seviyesine çıkıyor.
Tüketim ve alışveriş konusundaki veriler
incelendiğinde, Hanehalkı Tüketim
Harcamalarında tüm sektörlere ait harcamalar
konusunda Türkiye ortalamalarıyla benzer
veriler göze çarpıyor, ancak ulaştırma , haberleşme, lokanta otel harcamaları Bursa’da bir miktar Türkiye
ortalamasının üzerine çıkıyor.
En önemli olarak düşündüğüm verilerden biri de Bursa’nın Türkiye ekonomisinin yarattığı
Gayri Safi Milli Hasıla’ya Katma değeridir.
Türkiye ekonomisine yarattığı katma değer açısından Bursa İstanbul, Ankara ve İzmir’den sonra
dördüncü sırada ve Gayri Safi Yurt İçi Hasılanın % 6.39 u Bursa tarafından
yaratılıyor ayrıca şu an için yaratılan
katma değer açısından Bursa İzmir ile
çok yakın değerlerde olup 3. Sıraya yükselmesi dahi söz konusu olabilir.
İhracata baktığımızda Türkiye’nin 2013 yılında en fazla ihracat yaptığı ülkeler sırasıyla
Almanya,Irak, İngiltere Rusya ve İtalya, iken bu sıralama 2014Ağustos
itibariyle benzer şekilde ancak Almanya, İngiltere ve İtalya’ya yapılan ihracatın 2014 de artmasına karşın Irak ve
Rusya’ya yapılan ihracat azalmış durumda, yani Avrupa ülkelerine yapılan
ihracatta tekrar önemli bir artış göze çarpıyor.
En çok ithalatın yapıldığı ülkeler ise Türkiye ortalaması
olarak yine sırasıyla Rusya,Çin,Almanya, İtalya ve ABD hatta Almanya’dan
yapılan ithalat 2013 yılına göre bir miktar azalmışken, ABD’den yapılan ithalat
artmış durumda.
İl bazında baktığımızda ise
2013 yılında 12267.4 milyon dolar olan Bursa’nın ihracatı 2014 ağustos
itibariyle 6298 milyon dolar. Yani ilk 6 ayda geçen yıla göre küresel
nedenlerin de etkili olduğu bir artış hızı kesilmesi söz konusu. Bursa’nın 10676
milyon dolar olan ithalatı da 2014 ağustos itibariyle 5738 milyon dolar
düzeyinde.
Diğer taraftanBursa’da konut satışlarındaki artış hızı Marmara bölgesinde ikinci sırada geliyor. Ocak
Ağustos döneminde geçen yıla göre önemli bir artış göze çarpıyor. Motorlu kara
taşıt sayısındaki artış hızına baktığımızda da ocak temmuz itibariyle 664 bin araç olarak gerçekleşmiş.
Dikkatimizi çeken bir başka veri de mevcut tarım alanı
içinde ekilen tarım alanının oranı incelendiğinde Bursa Marmara’da önde geliyor. 3103 bin dekar tarım alanının 2854 bin
dekarının ekildiği verilerden görülüyor.
İşte değerlendirdiğimiz tüm bu veriler bize Bursa’nın
Türkiye ekonomisi için önemini net olarak sergilerken, bizlerin sorumluluğunu bir kat daha
arttırıyor.
Diğer taraftan son günlerde ekonomi gündeminde olan, Türkiye
ekonomisinin hedef ve yol haritası olarak biz iş dünyasına da etki eden ve
finansal planlamalarımızda, yatırım hedeflerimizde, kurum
politikalarımızda ve risk yönetimimizde
de dikkate almak zorunda olduğumuz beklentiler ışığında hazırlanan Orta Vadeli
Plan değerlendirildiğinde;
OVP de önemli bir revizyon dikkat çekiyor, özellikle büyüme beklentisinin 4 den 3.3
oranına çekilmesinin devamında Kişi Başı Milli Gelir deki düşüş ve İşsizlik oranındaki 9.4 den 9.6 ya yükselen artış tüketim talebi üzerinde de
etki yaratacaktır. Büyümenin aşağı çekilmesi sonrasında azalacak olan ithalat
talebi ile cari açığın küçülmesi doğaldır. Maliyetler tarafına bakıldığında
özellikle ham petrol fiyatı 2014
yeni OVP öngörülerinde 103 $ dan 105 $ a
revize edildiği için dolayısıyla enflasyon beklentisini de sadece kur değil
enerji ve ithal girdi açısından yukarı çekiyor.
OVP de bana göre en olumlu beklenti tasarruflar konusunda, tasarruflarda artış bekleniyor. Diğer bir olumlu artış 2015 deki kamu
yatırımlarında, özel sektör yatırımlarında arzu edilen artışın gerçekleşmemesi
ihtimaline karşın işsizlik oranını kontrol altında tutmak amacıyla , her ne kadar
özel sektör yatırımlarındaki artışın büyüme ve istihdama katkısı daha büyük
olsa da bir önlem olarak kamu yatırım harcamalarını arttırıyor.
Diğer taraftan Yeni OVP de risk priminin arttığı kabul
ediliyor, farkındayız, riski algıladık mesajı veriliyor. Umarım enflasyon ve
işsizlik konusunda olumsuz sapma olmaz, kur açısından değerlendirildiğinde hala
önemli bir risk algısı mevcuttur, faiz oranı üzerinde de hem enflasyon
hedefindeki revizyon, hem küresel
sermayedeki azalışın gelen yabancı sermaye üzerindeki etkisi ve finanse
edilmesi gereken cari açık ile tasarruf yetersizliği sebebiyle doğan yabancı
sermaye ihtiyacı ettkisini sürdürüyor, bu durum
Faiz oranı riskini hala hissettiriyor ve bu önemli bir tehdit algısıdır.
Faiz oranı tehditi ise yatırımlar üzerinde caydırıcı bir etki yapabilir. İş
dünyası için belirsizlik ve risk priminin artmış olması risk yönetiminde
sürekliliğin önemini bir kez daha gündeme getiriyor.
İçinde bulunduğumuz günlerde küresel siyasette de risk
algısının artması belirsizlik sürecini arttırmaktadır, planlama ve yol
haritalarımızın söz konusu riskler altında hedeflerimize ulaşabilmesi konusunda
biz iş dünyası olarak dikkatli olmamız ve Türkiye ekonomisine
güç katacak sağlam adımlarla yolumuza devam etmemiz gerekiyor, bu bağlamda Orta
Vadeli Programı destekliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder