9 Ağustos 2014 Cumartesi

Ağustos 2014 Türkiye Ekonomik Verileri ve Değerlendirmesi

TÜRKİYE EKONOMİK VERİLERİ VE DEĞERLENDİRME - AĞUSTOS 2014

BÜYÜME

Türkiye ekonomisi 2014 yılının ilk çeyreğinde 4.4. büyümüştü ,söz konusu büyümenin döviz  kuru artışına rağmen yüksek olması Tüketim Harcamalarındaki reel artışın kurlardaki artışa rağmen durmadığını gösteriyordu. İlk çeyrek büyüme hem özel sektör taerbindeki artıştan, hem kamu harcamalarındaki artıştan hem de net dış talep katkısıyla oluşmuştu. İkinci çeyreğe geldiğimizde  ithalat talebi yavaşladı, sanayi üretimindeki artış hız kesti. İkinci çeyrekte Özel Sektör Talebinin büyümeye katkısı azaldı. Muhtemelen döviz kurundaki artışın etkisi 2. Çeyrekte ortaya çıktı. Eğer tarım kesiminden bir sürpriz gelmezse ikinci çeyrek büyümesinin 2.5 civarında olması bekleniyor.

KAPASİTE KULLANIM ORANI VE SANAYİ ÜRETİM ENDEKSİ

MB ve TUİK ‘in birlikte açıkladıkları İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı verileri Haziran ve Temmuz aylarında da zayıf seyrin sürdüğünü göstermektedir. 2014 Haziran ayında yüzde 75.3 iken Temmuz ayında yüzde 4.9 a gerilemiş olan İmalat Sanayi Kapasite Kullanımının 2013 Haziran ayına bakıldığında ise 75.3 ve Temmuzda 75.5 olduğu görülmektedir. Diğer taraftan Reel Kesim Güven Endeksinde de kayıplar devam etmektedir. Haziran 2014 de 110.7 olan endeksi Temmuz ayında 109 a gerilemiştir.
Yatırım harcamaları, ilk üç ayda beklenen üretim hacmi,toplam sipariş ve önümüzdeki dönemde beklenen istihdam verileri gibi alt nedenler düşüşte etkili olmuştur.
Bu zayıflama trendi yukarıda büyüme konusunda da belirtildiği gibi ikinci yarıda ekonomik aktivitede zayıflama olacağına işaret etmektedir.
Açıklanan Sanayi Üretim verileri genel olarak incelendiğinde şu sonuç çıkarılabilir: büyümenin ana motoru olan Sanayi Üretimi hız kesmiştir. Yılın ilk 4 ayında önceki yıla göre yüzde 4.5 civarında görülen büyümenin , Mayıs ayında yüzde 1.7 ye düşerek sert gerilemesinin ardından Haziran ayında da yüzde 1.4 e düştüğü görülüyor. Böylece ilk çeyrekte ortalama yüzde 5.2 büyüyen sanayi üretimi ikinci çeyrekte yüzde 2.5 büyümüştür.
Bu arada yılın  ikinci üç ayının İmalat sanayi üretimindeki yıllık artışında çok belirgin bir yavaşlama dikkati çeyiyor. Şöyleki;İmalat Sanayi Üretimindeki Artış yüzde 3.9 dan 1.8 e,Dayanıksız Tüketim Malları Üretimindeki artış yüze 5.1 den yüzde 1.9, Dayanıklı Tüketim mallar Üretimindeki artış yüzde 3.8 den 1.8 e  ve Yatırım Malları Üretimindeki artış da yüzde 4 den 2.9 a geriledi.
 Bu veriler ( özellikle mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış veriler incelendiğinde)  sanayi üretiminde bir duraksamayı ve imalat sanayi üretiminde ise bir gerilemeyi ifade ediyor . Aslında sanayi üretiminde büyümenin düşme eğilimi yılbaşından bu yana sürmektedir. Tabi söz konusu durum büyümeninde düşeceği ihtimalini güçlendiriyor. Özellikle ekonomik büyümeyi olumlu etkileyen net dış talebin ikinci üç ayda da çok güçlü olmadığı söylenebilir. Ancak kamu sektörünün büyümeye etkisi özel sektörün büyümeye etkisi kadar güçlü olmasa da devam ettiğinii düşünüyoruz.
  
İHRACAT VE CARİ AÇIK

Bu yılın başından buyana Dış Ticaret verilerinde görülen iyileşme devam ediyor. Azalan ithalat özellikle altın ithalatından kaynaklansa da ithalatın zayıflayan seyri dış ticaret açığındaki toparlanmaya yardım ediyor. Haziranda ithalattaki yüzde 1.1 lik azalmaya karşın,ihracatta yüzde 4.2 oranında artış var.
İhracatta avrupanın payı yeniden artıyor, ilk yarıda avrupaya yapılan ihracatta yüzde 16 oranında artış gerçekleşti. Temmuz ayında da artış hızı biraz düşse de olumlu seyir devam ediyor. Avrupanın ihracatımızdaki payı 2013 yılında yüzde 49.6 iken 2014 temmuz  verisine göre yüzde 53.8 e çıkmış oldu. Tabi bu arada ortadoğu ve kuzey afrikaya yapılan ihracatta da azalış  sözkonusu.
Ancak ihracat ve ithalatın içeriği incelendiğindeenerji  ithal ediyoruz ve teknoloji  içeren , katma değeri yüksek ürünler ithal ediyoru. İihracat ağırlığımız ise katma değeri yüksek olmayan ürünlerden oluşuyor. Montaj sanayi ya da yüksek ithal girdili ürünler ihraç ediyoruz. Zaten cari dengedeki zaman zaman görülen iyileşmeleri sürekli hale getirmeyen ve makası tekrar açan da bu.
Yani büyüdükçe cari açığımız da büyüyor.

FAİZ

Son faiz değişikliği öncesinde Tavan 12, taban 8 ve 1 haftalık repo faizi olan politika faizi de 8.75 di. Yani bu şu anlama gelmekteydi, MB bankaları 8.75 den fonlamaktaydı, ancak 12 ye kadar çıkarabilir anlamına geliyor, MB bankaların parasını da taban dediğimiz 8 den çalıştırma pozisyonu sağlıyor.  Merkezin son yaptığı faiz indiriminde taban 8 den 7.5 a çekildi, politika faizi de 8.75 den den 8.25 e  indi. Bu indirim tabi ki para kullanmanın maliyetine etki eden indirimdir ancak yine de tavan orada 12 de durdukça heran yükselebilir izlenimi vermektedir ve yatırımlar için çok fazla uygun fırsat olarak değerlendirilmemektedir. 

Oysa diğer taraftan aslında enflasyon ile kıyaslandığında Merkez Bankası bankaları enflasyonun altında faiz oranıyla fonlamaktadır. MB bu fonlamada haftalık repo faizi oranını kullandığı için aslında gelecek ayın enflasyonu değil o ayın enflasyonu MB için önemli olmaktadır.

Aslında tabanın 7.5 da tutulması eğer enflasyon oranı elverirse MB’nın bir sonraki toplantısında (Seçimden sonra 27 Ağustosta ) birmiktar daha aşağı gelebilir.
Burada bir diğer önemli konu da faiz oranlarının herkesime farklı hitap etmesidir. Örneğin parasını faizde çalıştırmak isteyen Ayşe teyzemiz şimdi daha az faiz geliri elde ettiği için memnun değildir.
İş dünyası ise özellikle tavanın bir miktar aşağıya inmesiyle belirsizliğin biraz daha azaldığını görmek ve yatırım için uygun fırsat yakalamak ister, şuanda da aslında yatırımları tetikleyecek mahiyette değildir, zaten yatırım artışı için de belirsizlik ortamı henüz azalmamıştır, ancan özel sektör genel olarak bu süreçte piyasadaki kredileri çevirebilme telaşındadır.
Piyasa açısından da konut sektörü ve yan sanayi de sorun çıkmaması ve bir kriz tetikleyicisi olmaması için faiz oranlarının düşürülmesi gerekli olmuştur.
Bilinen şudur ki, her 50 baz puanlık indirim kredilerde yüzde 1 oranında artış yaratmaktadır.
 Diğer taraftan önceki değerlendirmelerimizde İSO 500 sonuçlarını incelemiştik. Ardından 2. İSO 500 sonuçları da geldi.
İlk 500 de dışarıya kredi borcu olan şirketlerin bilançolarının etkilerinin ön plana çıktığını görmüştük. Şirketlerin yüksek kur ve faiz etkisiyle yüksek finansman gideri ve döviz kuru zararına maruz kaldıkları görülmekteydi. Özel sektör şirketlerinin borçları önceki yıla göre ¼ oranında artmıştı. Borçların toplam kaynaklar içindeki payı artarken şirket karlarında azalmalar vardı. En çok döviz açık pozisyonu olan şirketler sanayi sektörü şirketleriydi ve bu da bazı riskleri beraberinde getirmekteydi.
Zaten Türkiye’deki yüzde 12 lik iç tasarruf oranının yatırımlar için yeterli olmaması , yerli kaynak yetersizliği döviz bazlı kaynak ihtiyacını arttırmaktadır. 500 Büyük Sanayi Kuruluşu  içinde anadolulu firma sayısı 2008 de 233 iken 2013 de 262 ye çıktı. 2012 de 437 firma(yüzde 87.4)ü kar ederken, 2013 de kar eden firma sayısı 371 e ( oransal olarak yüzde 74e) geriledi.
ISO’nun  İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu  analizi sonuçları da geçtiğimiz günlerde açıklandı, söz konuzu analiz de İkinci Büyük 500 firmada da borç yapısı, faiz yükü ve kur zararı benzer şekilde oluştu.
Söz konusu firmaların satışlarında yüzde 13.4 oranında artış olmasına karşın karlılıklarında yüzde 32 oranında azalma söz konusu oldu. 2013 yılında toplam borçları yüzde 28.5 ile Birinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşundandaha fazla artan ikinci 500 büyük Sanayi Kuruluşunun özellkile uzun vadeli borçlarının büyük şirketlere göre iki misli daha fazla, yüzde 61.8 oranında artması dikkat çekmektedir.
Yani aslında İkinci  Büyük 500 Kuruluşunda ihracat ve verimlilik artışı sebebiyle faailyet karları oldukça iyi , fakat borç yükü ve finansman giderleri sebebiyle vergiden önceki kazançları olumsuzdur.

Ancak İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşunun  diğer gruptan ihracat ve teknoloji yönünden daha iyi durumda olduğu görülmektedir, çünkü Birinci 500 ün ihracatında yüzde 0.7 oranında gerileme varken, ikinci 500 ün ihracatında yüzde 3.7 artış görülmekte.Bu  konuda İhracat desteklerinde orta ölçekli firmaların önceliğini de ortaya koymaktadır. Diğer taraftan İkinci 500 Firmaları teknoloji yoğunluklarına göre yaratılan katma değer dağılımında ileri teknoloji yüzde 5 e yakın bir orandadır ve sevindiricidir, ileriye dönük olarak daha fazla umut vermektedir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MüsrifKöy TutumluKöy Hikayesi - Warren Buffett ın Dansla İşe Gitmek adlı eserinden alıntılanmıştır.

  Yazar              :  Warren Buffett Çevirmen      :  Canan Feyyat Derleyen      :  Carol Loomis Yayınevi       : Scala Yayıncılık Sf 343 ...